Ölümsüz olduğuna inanıyordu ama sıradan biri olduğunu anladı

Hem itiraf etti hem de kendini yine pazarlamaya devam etti. 'Cerrahi kibirli bir iştir. Bu başka pek çok iş için geçerli olabilir. Ama biz cerrahlar, fazladan kendine güvenli olma durumundayız. Kibirden alçakgönüllülüğe geçişimi anlatacaktım. Ve sonunda, benim de sıradan bir insan olduğumu anladım' diyen bu adam kim?

Ölümsüz olduğuna inanıyordu ama sıradan biri olduğunu anladı

Hepimizin tanıdığı ve güvendiği doktor, kanserle karşı karşıya. Tüm kariyerini daha sağlıklı bir yaşam biçimi önermek üzerine kuran Dr. Mehmet Öz, kolon kanseri teşhisiyle nasıl barıştığını Esquire dergisine yazdı

Cerrahi kibirli bir iştir. Bu başka pek çok iş için geçerli olabilir. Ama biz cerrahlar, fazladan kendine güvenli olma durumundayız. Bir hastanın göğüs kafesini testereyle keserken, mazur görülemez riskleri düşünerek çok gözükara davranmayız. Genellikle hatalarımızın bedelini hastalarımızın hayatlarıyla öderiz ama bazen de hesabı kendimiz öderiz.

Ağustos ayında bir pazar günü, 50 yaşına girdikten sonra kolonoskopi yaptırdım. Televizyonda ve dergide rutin kontrolün öneminden bahseden biri olarak, kendi testlerimi de yaptırmam gerektiğini düşündüm. Yoksa sürekli ertelemeye devam edecektim. Çünkü ben de bir sürü insan gibi ‘ölümsüz olduğuma inanıyordum'. Bu insanların, akılsızca risk alıp erken ölme sebebidir. Ama kim, dört milyon izleyicinin karşısına geçip, kendi tavsiyesini uygulamadığını söyleyerek utanmak ister ki? Böylece kontrol için randevu aldım ama gittiğimde ruhum aslında orada değildi. Dürüst olmak gerekirse, aslında bir televizyon şovum olmasa büyük ihtimalle dört ay, belki de yıllar ertelerdim. Hiçbir risk faktörüm yoktu. Ne obezite, ne sigara... Mükemmele yakın besleniyordum, ailemin geçmişi de temizdi. Kolon kanserinden, güneşli bir günde başıma yıldırım düşmesi kadar korkuyordum.

Hazırlık sürecim ortalamaydı. Bağırsaklarımı temizlemek için içtiğim glikol solüsyonundan önce yediğim mercimek ve pilavın tadını çıkarmıştım. Son güne kadar yediğim her fındığın tadına bayıldım. Sonra dünyam değişti. Dr. Jon LaPook bağırsaklarımı kontrol ettikten sonra şu sözle beni uyandırdı: “Polip var.” Gözlerim faltaşı gibi açıldığında, bağırsağımda büyüyen lezyonu ekranda gördüm.

Kolonoskopiyi saklamayı düşündüm

Ama maceram daha yeni başlıyordu. Biyopsi ancak sonraki hafta sonuçlanacaktı. Önce içimden olumlu düşünmeye çalıştım. Polipin kanserojen olmadığına inanmak istiyordum. Ama düşüncem ya da dileğim tutmadı. Pazartesi sabahı, Dr. LaPook, polipin kanser olduğunu ve bağırsak duvarını kapladığını söyledi.

Endişe anında başladı. Farklı yapabileceğim bir şey var mıydı? Verdiğim tüm sağlıklı yaşam mesajları yanlış mıydı? İzleyiciler ve okuyucular yaşam stilinin önemsiz olduğunu düşünecekti. Sonuçta Dr. Öz'ün bile polipi varsa, uğraşmanın anlamı yoktu. Bir anda yaşayan en sağlıklı erkekten, o kadar çabaya rağmen başarısız olan bir poster çocuğuna mı dönüşmüştüm?

Birkaç dakika kolonoskopiyi saklamayı düşündüm. Polip hiç yokmuş gibi davranacaktım. Bu çocuksu reaksiyon, bir anda şunu farkına varmama sebep oldu: Bu kolonoskopiyi olma sebebim zaten benim yaşam biçimimin bir parçasıydı. 50 yaşında yaptırmıştım. Önerilen her şeye uymuştum. Ve Dr.LaPook'un teşhisi beynimi delen bir kurşun gibiydi.

Genetik poker

Kaderin bize dağıttığı kartları kontrol edemeyiz, ama onlarla nasıl oynayacağımıza karar verebiliriz. Bana dağıtılan her ne kadar hoş olmasa da, ona bir hediye gözüyle baktığımızda gerçekten hediyeye dönüşür. Öbür türlü, arkamızdan sürüklediğimiz, her adımda ağırlaşan bir yük olur. Benim durumumda, ya öteleyecektim, ya da duruma daha derin bir anlam katacaktım. Daha yüksek bir amaca hizmet etmesini sağlayacaktım. Bir insan daha ertelemeyi bırakıp, kolonoskopi yaptırsın, hayatını kurtarsın diye, dünyayla yaşadığım inişli çıkışlı duyguları paylaşacaktım. Kibirden alçakgönüllülüğe geçişimi anlatacaktım. Ve sonunda, benim de sıradan bir insan olduğumu, genetik pokerde elimdeki kâğıtlarla en iyi oyunu oynamaya çalıştığımı söyleyecektim.

Aileme ve ekibime kolon kanseri riskimi söyledim. Arkadaşlarıma ve hayranlarıma, teşhis korkusunun yarattığı üzüntüyü ve utancı daha iyi anladığımı, bir zamanlar mümkün zannederken kaderi kontrol edememenin yarattığı çaresizliği yaşayarak öğrendiğimi söyledim. Sadece istenilen sonuç için umudu yitirmemeyi değil, olanlardan ders çıkarabilmek için aklı sağlam tutup, ne olursa olsun güçlü kalmak gerektiğini anladım. Ben polipimle barıştım. (Radikal)

Prof. Mehmet Öz neden kanser oldu

 

Yorum Yap

Diğer Haberler