Hain, alçak, şerefsiz katiller...
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi olarak devlet ve milletimizin yanındayız ve sokaklarda canımız pahasına millet ve devletimizi korumaya devam edeceğimize söz veriyoruz.
İslam'ı kendine kalkan edinmiş bir Cizvit papazınca hipnoz edilip büyülenen bazı çakal sürüleri, dün kendi yapılarına ait olmayan herkesin hayatını cehenneme çevirmeye yönelik darbe girişiminde bulundu. Bu uğurda insanlarımızı şehid etti, TBMM'yi, Emniyet Genel Müdürlüğü'nü, TÜRSAT'ı, Askeri tesisleri bombaladı, Cumhurbaşkanımızı şehid etmek için operasyon yaptı, Kuvvet Komutanlarımızı esir etti. Ülkemizi ve geleceğimizi işgale yeltendi.
Allah'a hamd ve sena olsun ki, bu küresel terör örgütüne milletimiz, polisimiz, askerlerimiz ve medyamız izin vermedi.
Devletin ve milletin sinir uçlarına kadar yerleşen bu tenya süründen ilel ebet kurtulmanın yegâne yolu bunları idam etmektir. Bundan dolayıdır ki, TBMM milletin hissiyatına tercüman olarak bu cani sürüsünü idam edecek şekilde anayasa değişikliği ve ceza kanunda değişiklik yapmalıdır. Mal varlıklarına el koymalı, emekli maaşlarını kesmeli ve kökleri kurtulmalıdır.
Millet ve devlet olarak el ele verip ülkemizi bu katil sürüsünden temizlemez isek, maazallah bunları yeniden harekete geçirip daha fazlasını denemekten asla geri durmayacaktır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi olarak devlet ve milletimizin yanındayız ve sokaklarda canımız pahasına millet ve devletimizi korumaya devam edeceğimize söz veriyoruz.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi
------------------------------------------------------------
BU GÜNE IŞIK TUTACAK BİR İKTİBAS
Siz tenyayı bilir misiniz?
Makaleler • 18 Aralık 2013 Çarşamba
Belki aranızda ‘tenya'nın özelliklerini duymayanlar vardır. Tenya, kara ve denizde yaşayan birçok hayvanda hatta insan da görülen bir solucan türü.
Devletin, affedersiniz hayvanların ince bağırsaklarını mesken edinirler.
Yassı ve omurgasız olduklarından kolay gizlenirler. Vücut, baş ve boyundan meydana gelir, bir parçası kopunca ayrı bir canlı olarak devam ederler.
Sığırda 10, Yunus gibi balıklarda 20 metreye, insanda ise 65 metreye kadar uzayabilen bu asalaklar, ölürken döllenmiş yumurtalarını bırakırlar. Yok edilmezlerse canlıyı içerden kemirip bitirebilirler.
Kendilerini tatlı sularda gizler ve yumurtalarını küçük canlıların üzerine bırakırlar. Buradan hayvanların midelerine, oradan da en gizemli yerlerine hareket ederler. Yapıları ve hiyerarşileri düzensiz olduğundan, kılıktan kılığa girebilirler.
Mücadele etkin olmazsa ‘öldürdük' sandığınızda yeniden dirilip, harekete geçebilirler. Yenilen hayvan etleriyle insanlara geçip, palazlanırlar. Sonrası malum…
Domuz tenyaları ise insan beynine geçebilir. Oraya geçti mi de ‘ölüm' kaçınılmazlaşır.
Bunlar kendini; bazen karın ağrısı, bazen boşaltım sorunu, bazen kilo kaybı, bazen de uykuda salya şeklinde belli ederler. Anlayabilene tabi!
Bedenin özellikle B12 vitaminini emip, organları besinsiz bırakır. Beklenmedik bir anda ağızdan bile çıkabilirler. Şartlar kendisi için uygunsa çaktırmadan onlarca yıl, hatta öldürene kadar yaşamını sürdürebilir beden ya da yapıda…
Tedavisini bilenlerin tenya ile bir dostluğu olsa gerek ki, ilacını her zaman vermezler Türkiye gibi ülkelere. Palyatif tedavilerde ise, kısa süre sonra işine kaldığı yerden devam edebilir. Hasta şiddetli ishal yapılıp bağırsakları tam olarak boşaltılmazsa, tenyalar gizlendiği yerden çıkıp, işlerine kaldıkları yerden devam ederler.
Özellikle domuz eti yemek bu açıdan çok tehlikeli! Domuzun sınırsızlığı ve sorumsuzluğu temsil etmesi de bu yüzden olabilir. Domuzluğu da cabası tabiî ki!
Bir sözlük sitesinde konu güzel esprilerle şu şekilde dile getirilmiş: “Tenyalar "bağırsak"ta yaşarlar, bağırmasak da! Bir de bunların silahlı tenya cinsi vardır ki, epey tehlikelidir, worms oyunlarındaki gibi ellerinde bazukayla falan gezerler. Bunların bir adı da zayıflatan parazitler!”
Günümüzde iki ayaklı tenyalar da var. Bunlar şirketlerin, ailelerin, cemaatlerin, orduların, partilerin, hatta devletlerin sinir uçlarında yaşarlar.
Kurtarıcı görünümlü tenyalar, ekonomi kanallarına sızarak, zenginliklerin gerçek sahiplerinin elinden çıkıp, insanların tümünün zarar görmesi pahasına başkalarının eline geçmesi için çalışırlar.
Kurlarla, hisse senetleriyle oynarlar. Muhtemel kaynakların yönünü değiştirirler. Bütün bunları, ‘küçük adam' oldukları için sadece küçük bir pay uğruna yaparlar.
Nasıl ki vücudumuz içindeki asalağı sürekli sübvanse ediyor ise, aynı durum devletler içinde geçerli.
Bedenine bu asalak girmiş insan nasılsa, içine tenya sızmış ve bu tenyalardan kurtulmak için bağırsaklarını gerektiği gibi boşalt(a)mayan ülkelerde aynı...
Doymak bilmez alçak parazitler; zenginlikleri, çevreyi, tüm değerleri, insanların umutlarını ve hatta doğmamış nesillerin haklarını sömürür veya sömürülmesine yardım ederler. Bunlar bazen karşımıza ‘ekonomi mühendisi' ya da başka formlarda çıkabilirler. Günümüz ekonomik modellerine ‘tenya ekonomisi' dendiğini de biliyorsunuzdur.
Başbakanın bile yanı başına kadar girip, -2008'de bir bölümü deşifre oldukları gibi- her yapıya sızıp, o yapının sırlarını da transfer ederler. Sizden gözüküp kuyunuzu da kazabilirler.
Tenyalar; beyaz yakalı, mavi yakalı, yakasız, başı açık, takkeli, sakallı, sakalsız, cübbeli, önlüklü, memur, amir, doktor, kasap, ekonomist, siyasetçi, asker, polis, dindar, kindar, deist, ateist olarak çıkabilir karşınıza. Yani her kılıkta görülebilirler.
Günümüzdeki insanlar arasında ‘tenya ruhlu' çok kimse var. Post modernizmin rahle-i tedrisinden geçip de, tenya ruhlu olmamak zor iş doğrusu.
Bir tenya, bir yapı adına çalıştığı gibi, o yapıya çalışır gibi gözüküp, başka yapılar içinde çalışabilir.
Bazen teknoloji şirketinizin, bazen ordunuzun, bazen cemaatinizin, bazen partinizin, bazen ailenizin, bazen de şahsınızın sırlarını ifşa edebilir.
Bazen şah der şahı yer, bazen de şah der ama av olur.
Anlayana sivrisinek, anlamayana tenya…
Kemal Özer
Kaynak
Yorum Yap